6 Nisan 2012 Cuma

İpek Hanım Çiftliği'nden haberi olmayan var mı?


Sanırım yoktur... Ama varsa diye bir kez de ben yazayım bloğumda. İpek Hanım Çiftliği, İstanbul'dan tam zamanında Aydın Nazilli'ye kaçıp kendini doğal hayata adayan Pınar Kaftancıoğlu'nun başarı öyküsü. Bu başarı bize ve çocuklarımıza hormonsuz tarla domatesi olarak geri dönüyor :)


Sadece domates mi? Aklınıza gelebilecek her şey. İnekten taze sağılmış süt, çocukluğumuzda şanslı olanlarımızın tanıştığı mis köy ekmeği, klasik bir şehir insanının "bu ne yahu hayatımda görmedim böyle bir ot" diyeceği bilumum otlar...

Pınar Hanım'ın mail grubuna üye olduğunuzda o haftanın ürün listesi mailinize geliyor. İster tüm koliyi, ister seçtiklerinizi istediğiniz miktarlarda sipariş edebiliyorsunuz. Koliniz iki gün içinde kapınıza geliyor. O koliyi açmak çok zevkli. Bir kez mutlaka deneyin derim.

Her şeyden önemlisi, günümüzün "daha fazla kârlılık için bas hormonu, ilacı" felsefesini güden, karşımıza parafinden cilalı gibi görünen, 10 gün boyunca dayanan, neredeyse plastik kıvamında biberleri, domatesleri hiç yüzü kızarmadan getiren tarım sisteminde, Pınar Hanım dürüst, insanca bir mücadele veriyor. Ayrıca etrafındaki onlarca köylüye, daha önemlisi kadına istihdam sağlıyor. Ben mailimde yazmıştım ama bir kez de buradan teşekkür ediyorum kendisine.

İncelemek isteyen için: www.ipekhanim.com